Bürokrasinin genelde iki temel eğilimi olduğu söylenir. İnsan kaynağı ve fiziksel kapasite olarak büyümek ve yetki sınırlarını genişletmek.
Kurumlar bu iki konuda daima daha fazlasını isterler. Zira bürokratik kurumlar ve bunların temsilcileri, birbirlerine karşı bütçeleri, personel sayıları, örgüt büyüklüğü ve yetki genişliğiyle övünürler. Bazen de olmayan yetkiyi rollerini abartarak kendileri icat ederler. Sağlık politikaları alanında, Sosyal Güvenlik Kurumu bağlamında böyle bir örnekle karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Esasında bir sosyal sigorta kurumu olan ve sağlık alanında sadece geri ödeme birimi olan SGK, bu gücünü sağlık politikalarını da etkileyecek ölçüde kullanma eğiliminde.
“Parayı veren kuralı koyar”
En büyük sağlık geri ödeme birimi olarak SGK’nın sağlık alanında ciddi bir aktör olduğu doğru. Kurum, sağlık hizmetleriyle ilgili ödeme tercihlerini değiştirerek, bu alanı doğrudan etkileme gücüne sahip. Herhangi bir hizmeti ödeme listesi dışına çıkarabiliyor, tarifesini değiştirebiliyor veya yeni hizmetler ekleyebiliyor. Bu konudaki en küçük bir düzenleme, sağlık kuruluşlarını, optik ve ilaç endüstrisini derinden etkileyebiliyor. Burada sorulması gereken sorular şunlar:
• SGK’nın sağlık ödeme tercihleri, genel sağlık politikalarını nasıl etkiliyor?
• SGK, ödeme tercihlerini belirlerken ülkenin genel sağlık politika hedefleriyle ne kadar uyumlu hareket edebiliyor?
• SGK’nın ödeme tercihleri şekillenirken, bunların sağlık politikalarına etkilerini değerlendiren ve süzgeçten geçiren bir mekanizma var mı?
• SGK’nın kurumsal kapasitesi, genel sağlık politikalarını etkileyecek düzenlemeleri yapmaya yeterli mi?
• SGK dışındaki sağlık politikaları paydaşları (Sağlık Bakanlığı, meslek örgütleri, kamu-özel hastane birlikleri vd.) SGK’nın sağlık geri ödeme süreçlerine ne kadar müdahiller?
Bu sorulara maalesef kesin ve net bir cevap veremiyoruz. Dolayısıyla ülkenin sağlık politikalarında, SGK’nın domine ettiği ve paydaşların müşaveresi dışında oluşan bir kör noktadan bahsedebiliriz. Burada bahsettiğimiz sorun, farklı kurumlardan temsilcilerin katıldığı ve çoğu zaman kağıt üzerinde kalan komisyonların ötesinde bir eksiklik.
Doğum borçlanması yapabilirsiniz
Soru: Sadettin Bey, ben 23.11.1965 doğumluyum. 17.04.1989 tarihinde SSK girişim var. 10.04.1993 ve 10.10.2003 tarihlerinde iki doğum yaptım. 22 Temmuz 2015 tarihinden itibaren 5510 Sayılı Kanun’un Ek-5’inci maddesi kapsamında Tarım sigortalılığımı başlattım. Doğum borçlanması yapabilir miyim? Yapabilirsem emekliliğimi nasıl etkiler? Aysema Y.
Cevap: Değerli okurum, her iki doğumunuzdan önce SSK başlangıcınız olduğu için iki doğumunuzu da borçlanabilirsiniz. Doğum borçlanması emeklilik yaşınızı değiştirmez fakat 1440 gün ilave prim kazanmış olursunuz. 5300 günü doldurduğunuz tarihte emekli olabilirsiniz. Fakat isterseniz 3600 günü tamamlayıp, 58 yaşınızı dolduracağınız 2023 yılında yaştan emekli olabilirsiniz.