“Danıştay ve vergi mahkemelerinde yapılacak duruşmalarda, iddia ve savunmanın gerekli kıldığı ve idarece talep edilen hallerde, mahkeme idarece isimleri bildirilen ve duruşmada hazır bulunan kamu görevlilerini, tarhiyatın dayanağı incelemeyi yapmış bulunan inceleme elemanını ve/veya ayrıca mükellefin duruşmada hazır bulundurduğu 3568 sayılı Kanun’a göre yetki almış meslek mensubunu da dinler.”
Hala yürürlükte olan Vergi Usul Kanunu’nun tekrarlanmış 378. maddesinde bulunan düzenleme ise “Danıştay ve Vergi Mahkemeleri’nde yapılacak duruşmalarda, iddia ve savunmanın gerekli kıldığı hallerde, mahkeme vergi davasına konu olan tarhiyatın dayanağı incelemeyi yapmış bulunan inceleme elemanları ile mükellefin duruşmada hazır bulundurduğu mali müşaviri veya muhasebecisini de dinler.”
Mevcut düzenlemeye göre mahkeme duruşma esnasında, taraf avukatlarını dinledikten başka gerekli görürse incelemeyi yapmış olan inceleme elemanları ile mükellefin duruşmada mevcut olan mali müşavirini de dinleyebilir. Uygulamada mahkemeler taraflardan istenirse de bahsi geçen kişileri dinlemektedir. Fakat hem inceleme elemanı hem de mali müşavir, avukatın yerine geçip hukuki savunmada bulunamaz. Dava konusu mevzu ile alakalı teknik bilgi sunabilir. Zira bu gibi mevzularda genel olarak mahkeme başkanı müdahalede bulunmaktadır.
Şimdi taslak ile “idarece talep edilen hallerde, mahkeme idarece isimleri bildirilen ve duruşmada hazır bulunan kamu görevlilerini” de mahkemelerce dinlenilecek kişilere eklemektedir. Fakat tarhiyatla alakası olmadığı belirlenen bu kamu görevlilerinin kimler olabileceği hakkında taslakta gerhangi bir açıklamanın olmadığı gibi, bunların mahkemelerde ne anlatacağı da belli değildir. Mahkeme bu kamu görevlilerini neden dinleyecektir?
Bu kamu görevlileri incelemenin tarafı da değildir. Zaten dava konusu mevzunun tarafları ve teknisyenleri bellidir (davacı, davalı vergi dairesi, incelemeyi yapan inceleme elemanı ve davacının mali müşaviridir). Mahkemeler zaten bunları dinlemektedirler. Bunların dışındaki kişiler, acep neyi anlatacaklardır. Burada tek olası bulunmaktadır, o da bu kişilerin savunma yapmak üzere görev verilecek olmalarıdır.
Anlaşılana göre idare, vergi dairelerinin savunmasını yapan avukatlarının performansları konusunda kuşkulu. İdarenin davaların kaybedilme nedeni olarak, iyi savunulamamayı sebep gösterdiği gözlemlenmekte. Zaten çeşitli sohbetlerde bunun belirtildiği de bir söylentidir. Fakat vergi davalarının kaybedilme nedeni olarak, vergi mahkemelerinin re’sen araştırma görev ve yetkilerine rağmen avukatlar görülüyorsa, bu en büyük yanılgıdır.