İlk toplantıda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik engelliler için önemli bir müjdeyi paylaştı. Çelik, 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinin kanuni bir zorunluluk olarak istihdam etmeleri gereken engellileri istihdam etmemeleri durumunda ödedikleri idari para cezalarının 59 milyon TL’ye ulaştığını ve bu rakamın ilk etapta kendi işini kurmak isteyen engellilere harcanmak üzere ayrı bir fonda tutulduğunu ifade etti. 120 engelliye 36 bin TL idari kredi verileceğini ifade eden Çelik, engellilerin toplumsal entegrasyonunun sağlanması için bu tip projelerin önemini vurguladı.
1.800 TL olur mu?
Ülkemizde asgari ücret konusundaki en büyük tartışma, asgari ücretin miktarıyla ilgili. Bu yıl DİSK asgari ücretin en düşük 1.800 TL olması gerektiğini açıkladı.
Türkiye’den daha düşük asgari ücret belirleyen ülkeler olduğunu görmekle beraber, reel anlamda bunun yanıltıcı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya gibi ülkeler, geçmiş sosyalist sistemlerinin etkisiyle birçok hizmeti, özellikle doğalgaz, elektrik, su, toplu taşıma gibi hizmetleri, vatandaşlarına bedava sunan ülkeler. Dolayısıyla bu ülkelerde aslında reel asgari ücret bizim asgari ücret seviyemizin üzerinde.
Türkiye açısından asgari ücretin miktarından daha çok, asgari ücret ile çalışanların oranı konusunda olumsuz bir tablo var. Ülkemizde neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretle yaşamak durumunda.
Vergi oranı yüksek…
Asgari ücret tartışmalarında öne çıkan en önemli iki nokta, asgari ücret üzerindeki vergi yükünün fazlalığı ve asgari ücret belirlenirken sadece çalışanın ihtiyaçları göz önünde bulundurulması. Türkiye’de çalışanların çoğu, elde ettiği gelirle kendi ihtiyaçlarını değil ailesinin ihtiyaçlarını da karşılamak durumunda kalıyor.
Özellikle çocuk ve yaşlı bakımı sektörleri kurumsallaşmadığı için, yani çocuğunuzu ve yaşlınızı gönül rahatlığıyla bırakabileceğiniz kreş ve huzurevleri olmadığı için, kadınlarımız çalışmak yerine tek başlarına yaşlı veya çocuk bakımıyla uğraşmak zorundalar. Hal böyle olunca, asgari ücretle çalışan bir babanın bütün ailenin ihtiyaçlarını karşılaması gerekliliği ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla asgari ücretli çalışanlar da, adeta birer çalışan yoksul haline geliyor. Yani hem uzun sürelerle ve ağır çalışma koşulları altında çalışıyor, hem de yoksullaşıyorlar. Asgari ücrete yönelik eleştiriler de bu noktadan kaynaklanıyor.
Asgari ücrete ilişkin bir diğer haklı eleştiri noktası asgari ücretlilerden alınan gelir vergisinin yüksekliği ve damga vergisi.
OECD verilerine göre; Türkiye’nin genel profilini büyük ölçüde yansıtan, eşi çalışmayan ve iki çocuk sahibi bir çalışanın ücreti üzerindeki vergi yükü 2013 itibariyle yüzde 37.4. Bununla birlikte, damga vergisi düşük bir rakam gibi gözüküyor ancak her ay 8.61 TL asgari ücretlilerden kesiliyor. Bütün çalışanlar düşünüldüğünde yüksek bir rakam. Bu yüzden, damga vergisinin kaldırılması yerinde bir düzenleme olacaktır.
Çalışanların % 43’ü
Eurostat verilerine göre; Türkiye’de çalışanların yüzde 43’ünün eline asgari ücret kadar para geçiyor. Oysaki bu oran İspanya’da yüzde 1’in altında. Asgari ücretten çalışanların sayısının yüksek olduğu ülkeler ise asgari ücretin yüksek belirlendiği Lüksemburg ve Fransa gibi gelişmiş ülkeler. Ancak bu ülkelerde bile asgari ücretten çalışanların oranı yüzde 9, yüzde 11’ler seviyesinde. Yani ülkemiz adına sorun, asgari ücretin düşüklüğü değil, asgari ücretten çalışanların fazlalığı.
Bu arada sendikacılığın güçlü olduğu, ücret pazarlığının çoğu kez sektörel veya mesleki olarak yapıldığı Almanya, Avusturya, Finlandiya, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde asgari ücret uygulanmıyor.
Genel seçim zammı gelebilir
2015 yılının asgari ücret miktarı muhtemelen bu ayın son haftasında yapılacak toplantıda netleşecek. 2015 yılına dair eylem planında hükümet 2015’in birinci ve ikinci altışar aylık dönemleri için yüzde 3 + 3 formülünü ortaya koydu. Yani pazarlığa bu zam oranlarıyla oturdu. Ne var ki açıklanan bu oranların üzerine çıkılacağını şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır. 2015 yılının Haziran ayında ülkemizde genel seçimler olacak. Bu genel seçimlerin iktidar açısından çok kritik bir öneme sahip olduğu da açık. İşte bu nedenle çalışanların neredeyse yarısının gelirini doğrudan etkileyen asgari ücretin belirlenen oranların üzerine çıkması oldukça muhtemel.