Sendikacılık, çalışanların birlikte ve daha güçlü olmaları, haklarını daha iyi sorgulayabilmeleri ve dayanışma içerisinde olmaları için oldukça önemli. Fakat ne yazık ki ülkemizde sendikalılaşma oranı çok düşük düzeyde. Öyle ki ülkemiz sendikalılaşma oranında ILO verilerine bakıldığında % 4’lük oranla OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada yer almakta.
Bu oran bizlere sendikacılığın ülkemizde ne kadar basite alındığını ve istenildiği zaman sendikalı çalışanlara negatif ayrımcılık yapılabildiğini gösteriyor. İşverenler ve devlet sendikacılık dendiği zaman bir adım geri atmakta ve kendi istek ve emirlerine biat etmeyen, haklarını sorgulayan sendikaları bir öcü gibi görüyor. Bu da mensup olunan sendikaya göre işçiler/memurlar arasında farklı muameleyi yanında getiriyor.
Fakat Resmi Gazete’de yayımlanan bir Anayasa Mahkemesi kararı ile sendikal ayrımcılığa dair önemli bir hükme imza atıldığını gördük.
Belediyeden sendikalara farklı muamele
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile alakalı olay İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde geçmekte. Belediye-İş Sendikası’nda yöneticilik yaptıkları için iş sözleşmeleri askıda olan çalışanlar sendikadaki görevlerinin bitmesi üzerine yeniden belediyedeki işlerine dönmek istiyorlar. Fakat Büyükşehir Belediyesi toplu iş sözleşmesindeki bir koşula dayanarak bu kişileri işe almıyor ve kıdem tazminatlarını ödeyerek sözleşmeleri iptal ediyor.
Buraya kadar herhangi bir sorun yokmuş gibi görünmekte. Fakat Büyükşehir Belediyesi, belki de kendisine daha yakın hissettiği, Hizmet-İş Sendikası yöneticilerini görevleri sona erince tekrar işe alıyor.
Bunun üzerine Belediye-İş Sendikası üyeleri sendikal ayrımcılık yapıldığı iddiası ile iş mahkemesine işe iade davası açıyor fakat dava süreci aleyhlerine sonuçlanıyor. Bundan sonra da haklarını aramak için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyorlar.
Eşitlik ilkesi ihlal edildi
Anayasa Mahkemesi başvuru incelemesi bittikten sonra önemli bir karara imza attı ve karar da dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Karara göre, işe iade talepleri değerlendirilirken “objektif ve makul bir haklı sebep” bulunmaksızın çalışanlara, bağlı oldukları sendika dikkate alınarak farklı muamele yapılmasının “meşru bir nedenin olmadığı” sonucuna varılmış.
Bu nedenle de anayasanın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin (ayrımcılık yasağının) ihlal edildiğine karar verilmiş.
İşten çıkarmada sendikacılık neden olamaz
İş mevzuatımıza göre sendika üyeliği ya da çalışma saatleri dışında ya da işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak ile işyeri sendika temsilciliği yapmak işten çıkarmada geçerli bir neden sayılmıyor.
30’dan az çalışanı bulunan işyerlerinde de her ne kadar işten çıkarmada geçerli bir nedene gerek görülmese de sendikal faaliyet sebebiyle işten çıkarma halinde işveren kötü niyet tazminatı ödüyor ve işe iade mümkün söz konusu oluyor.