Hükümet ile memurlar arasındaki toplusözleşme görüşmeleri devam ediyor. Bu süreçte memurlara bazı iyi haberler geldi ama kötü haberler çoğunlukta.Memuriyet, birçok gencimizin rüyalarını süsleyen bir iş kapısı. Olağanüstü bir durum olmazsa işten atılmama garantisi var. Maaşın aybaşında banka hesabınıza yatmaması gibi bir risk yok. Bir bakıma hayatınız için bir garanti fırsatı.
Bunların hepsi doğru. Peki, gerçekte memurlar aradıklarının ne kadarını bulabiliyorlar? Bu soruyu sorduğumuz memurlar açıkçası pek de olumlu cevaplar vermiyor.
Öncelikle maaş olarak memurlar oldukça şikâyetçi. Türk-İş’in açıkladığı verilere göre; 2015 yılı temmuz ayı sonu itibariyle dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi (yoksulluk sınırı) 4.329 TL olarak belirlendi. Açlık sınırı ise 1.329 TL. Ancak üniversite mezunu bir memurun maaşı 2.300 TL civarında.
Bu memurun evlenmesi ve eşinin de çalışmaması durumunda geçim açısından iç açıcı bir durum ortaya çıkmıyor. Hele bir de çocukları olursa durum daha da vahim.
Yer değiştirmede 3 yıllık süre şartı kalkıyor mu?
Memurların en çok şikâyet ettikleri hususlardan birisi de memur olmayan eşin yanına tayin ile ilgili. Devlet, garip bir uygulama ile memur eş ile memur olmayan eşi 3 yıl ayrı yaşamaya mahkûm etmiş. Devlet Memurları Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne göre; memur eş, memur olmayan eşin bulunduğu şehre tayin isteyebiliyor. Ancak bunun için tayin istenen yerde memur olmayan eşin kesintisiz son 3 yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması gerekiyor.
Yapılan toplusözleşme görüşmelerinin ilk oturumunda bu noktada düzenleme yapılacağı belirtildi. Ancak düzenlemenin 3 yıllık süreyi tamamen mi kaldıracağı yoksa 1 veya 2 yıla mı indireceği henüz belirsiz.
Toplusözleşme görüşmeleri masasından gelen bir diğer müjde ise 2005 yılından sonra göreve başlayan tüm devlet memurlarına bir derece ilerleme verilmesi.
Görüşmeler maaşlara nasıl yansıyacak?
Memurlar 2014’e kadar her sene ocak ve temmuz aylarında iki kere zam alıyordu. Ancak, geçen yıl ilk defa ikinci zammı alamadılar. 2013 Ağustos ayında imzalanan ve 2014 ile 2015 yıllarını kapsayan toplusözleşmede Memur-Sen’in hükümetin ‘yüzde 3+3+enflasyon farkı’ önerisi yerine 123 lira seyyanen zammı kabul etmesi bu sonucu ortaya çıkarmıştı.
Yılbaşında maaşlara tek seferde uygulanan 123 liralık seyyanen zam maaşları yüksek olan kamu görevlisinin kaybını ise daha da büyütmüştü. Müsteşar ve genel müdür gibi üst sınırdan maaş alan kamu görevlilerinin enflasyon farkı ödenmemesinden kaynaklı kaybı 258 liraya kadar ulaşmışken en düşük memur aylığında ise kayıp 73 lirayı bulmuştu.
Dolayısıyla imzalanan ve 2014 ile 2015 yıllarını kapsayan toplusözleşme, memura cumhuriyet tarihinin en büyük kayıplarından birini yaşattı.
Peki, bu seneki görüşmelerde durum nasıl olacak?
Pazarlık masasında Memur-Sen, 2016’da ilk 6 ay yüzde 8, ikinci 6 ay yüzde 8 olmak üzere toplam yüzde 16 zam talep ediyor. Hükümet ise yüzde 3+3 zamda ısrarcı. Ben, bu dönemde de memura yüksek oranda zam beklemiyorum. Ama seçim beklentisi içinde olan hükümet az da olsa bir sürpriz yapar mı bilinmez.
Kamudaki çalışma huzuru gündem bile değil
Memurlar ile hükümet arasındaki toplusözleşme görüşmelerinde birçok konu gündeme getiriliyor. Kimisi kabul ediliyor, kimisi kabul edilmiyor. Ancak şu an belki de memurları ilgilendiren en önemli meselelerden birisi olan çalışma huzuru ve barışı gündeme dahi getirilmiyor ya da getirilemiyor. Açıkçası Memur-Sen’in bu konuları masaya taşıyabileceğini de pek zannetmiyorum.
Öncelikle atama ve yer değiştirmelerdeki tutarsız ve keyfi yaklaşımlar ile liyakate bakılmaksızın hatta bazen sınavsız yapılan memuriyete girişler toplusözleşmede hiç konuşulmadı ve konuşulmayacak da…
Kamudaki fişlemeler, verilen yersiz ve haksız cezalar ile yargı kararlarının uygulanmaması da memurlar açısından diğer problemler.
Son olarak seçimden önce sıkça gündeme gelen memuriyet güvencesine son verilmesi yaklaşımlarının da Memur-Sen tarafından en azından bir soru şeklinde dahi yöneltilmemesi büyük bir eksiklik.
İşte bu konuşulmayanlar da aslında memurlar için gelecek adına karamsarlık yaratan kötü haberler…